SÜT SIĞIRCILIĞININ PROBLEMLERİ

Süt sığırcılığında başa çıkılması gereken problemler ve karlılığı artırmak için ne yapmalıyız.

TÜRKİYENİN YENİ SIKINTISI YUMRULU DERİ HASTALIĞI

Lumpy skin disease olarak bilinen yumrulu deri hastalığı artık türkiyenin korkulu rüyası haline geldi.

BESİCİLİĞİN PROBLEMLERİ

Ülkemizde hayvancılık yaygın ancak bilinçsiz ve eğitimsiz çalısmalar ailelerin zor geçinmesine neden oluyor.

This is default featured slide 4 title

Go to Blogger edit html and find these sentences.Now replace these sentences with your own descriptions.

This is default featured slide 5 title

Go to Blogger edit html and find these sentences.Now replace these sentences with your own descriptions.

Japon'yadan Çok Yanlış Bir Uygulama Daha

'VE BEN TÜKENMEKTEYİM ÖLDÜRDÜKÇE' diyor cellat...

Japonya’nın Tokushima ilinde terk edilmiş köpeklerle sokak köpeklerini öldürmek için gaz odaları yapıldı.

Barınaklardan getirilen köpekler, “rüya kutusu” olarak adlandırılan metal bir kutuya bırakılıyor. Havasızlıktan ölen köpekler monitörden de takip ediliyor.

Gözleri yaşararak öldürme işlemini gerçekleştirdiğini söyleyen veteriner Akinori Kume “Gazı püskürtmek için düğmeye her bastığımda kendimi güçsüz hissediyorum” dedi. Japonya gaz odalarına karbondioksit püskürterek öldürülmesi sağlanan sokak köpeklerine yeni sahipler bulmak yerine onları öldürmeyi tercih ediyor.

Adam Faresiz Yasayamıyor

Geçen yıl kasım ayında, 2 bin fareyle yaşadığı tespit edilince, farelerine bir hayvan barınağı tarafından el konulan İngiliz adamın evi yine doldu.

Daha önce adama, evinde sadece iki fare tutmasına izin verilmişti, ancak fareler çoğalınca sayı 500’ü buldu.

Galler’de yaşayan adamın yeni farelerine de barınak yolu göründü. Çileden çıkan komşuları evin banyodan koltuklara, televizyonun üstünden yatağa her yerinde farelerin dolaştığını anlatıyor ve vaktiyle iki fare beslemeye izin verilmiş olmasını da yanlış buluyor. Adama bir daha fare besleyemeyeceği söylendi.

Karaböcek Dünyanın En Kuvvetli Böceği mi?

Bilimsel adıyla 'Onthophagus taurus' böceği, kendi vücut ağırlığının 1141 kat fazlasını çekebiliyor... Biz ise bu böceği ŞU ADLA ANIYORUZ:

Kısmen ya da tamamen dışkıyla beslenen bok böceği 'dünyanın en güçlü böceği' unvanını kazandı.

Londra Üniversitesi’nden bilim adamlarının aylarca süren deneyleri sonrası bok böceğinin alt türlerinden olan “Onthophagus taurus” kendi vücut ağırlığının 1141 kat fazlasını çekebilmesi nedeniyle bu unvana layık görüldü.

Bu, ortalama ağırlıkta bir insanın tamamen dolu çift katlı 6 tane otobüsü çekebilmesine denk bir kuvvet. Araştırmacılara göre, dişi bok böcekleri dışkının altına kazdıkları tünelde erkeklerle çiftleşiyor. Erkek bok böcekleri eğer tünelde bir rakip çıkarsa onunla dövüşüyor.

Ormanın Hayaleti Karakulak İnsan İçinde

Geceleri avlanıyor, gündüzleri görmek imkansız. Evcilleştirilebiliyor; Anadolu'da avlanması günah sayılıyor. Adını Türkler koydu, dünya onu 'Caracal Caracal' diye çağırıyor.


Dünyada soyu tükenmekte olan 120 memeli arasında yer alan kedigiller familyasından "Karakulak", 13 yıl sonra hem gündüz hem gece görüntülendi.
"Karakulak"lar Antalya'daki doğal ortamda ikinci kez görüntülendi.

Türkiye'de, Ege ve Akdeniz'de çam ormanları arasında yaşadığı bilinen Karakulak, Türkiye'de ilk defa doğal ortamında 1997 yılında görüntülendi. Atlas Dergisi'nden Batur Avgan ile Ali Murat Atay, Antalya'daki Güllük Dağı Milli Parkı'nda 1993-1997 yılları arasında yabani kediler üzerine yaptıkları arazi çalışmasının son aşamasında bu hayvanı görüntülemeyi başarmıştı.

Araziye yerleştirilen 5 fotoğraf makinesinden (fotokapan) Avgan ve Atay'ın kamp kurdukları noktaya en yakın yerde olan 3 numaralı kapan, "Karakulak"ı görüntüledi.

Bundan 12 yıl sonra ise karakulak, Hacettepe Üniversitesi Biyoloji Bölümü öğrencileri Anıl Soyutürk ve Alper Ertürk tarafından proje çalışmaları esnasında görüntülenebildi.

Geçen yılın Haziran ayında 2 öğrenci, yine fotokapanla gündüz saatlerinde görüntülemeyi başardı.

İsviçre Bern Üniversitesi Ekoloji Bölümü'nde yüksek lisans yapan ve ‘Karakulakların Habitat Seçimi, Beslenme Ekolojileri ve İnsanla Olası Çatışmaları' konusu üzerine bitirme tezi hazırlayan Avgan, Termessos Milli Parkı ve Düzlerçamı Yaban Hayatı Geliştirme Sahası'nın yeraldığı 400 kilometrekarelik alanda 2008 yılı Eylül ayında yeniden çalışmalara başladı.

Önümüzdeki Aralık ayına kadar sürecek araştırmaya ABD'de yaban kedileri üzerine ekolojik çalışmaları destekleyen Panthera Vakfı, Doğa Koruma Milli Parklar Genel Müdürlüğü ve Düzlerçamı Yaban Hayatı Geliştirme ekipleri de destek verdi.


13 VE 14 ŞUBAT'TA

Avgan, ormanlık alanın 24 noktasına 24 fotokapan kurdu. Günler süren bekleyiş ardından, fotokapanlardan biri 13 Şubat 2010 tarihinde karabulağı gündüz saat 12.31'de görüntüledi. Çalışmalar sürerken ikinci görüntüleme 14 Mart 2010 tarihinde bu kez saat 22.24'te yapıldı.

Daha çok düzlüklerde yaşadığı bilinen Karakulak, Türkiye'de ilk defa 1050 metre rakımda hem gece hem de gündüz fotoğraflandı.

13 yıl aradan sonra ilk kez görüntüleyen Avgan, şöyle dedi:
“Geceleri avlanır ve doğada da çok iyi gizlendikleri için vahşi yaşamda görebilmek çok zordur. Düzlerçamı bölgesindeki araştırmamızda birine ait saha büyüklüğünün 5 kilometrekare olduğunu düşünüyoruz. Bu çok büyük bir alan ve o alanda sadece 1 tane bulunan ve çok iyi gizlenen bu hayvanı görüntülemek de çok zordur. Bir aylık süre içerisinde farklı bölgelerde kurulan fotokapanlardan biri ile gündüz, bir diğeriyle de gece görüntüledik.”

12 YOL BELİRLEDİ
Avgan, Düzlerçamı Ormanı'nda bölgedeki köylülerin de bilmediği ve "Karakulak"ların kullandığını tahmin ettiği 12 yol tespit ettiğini ve her gün bu yollardan birinde 3 kilometreyi bulan gidiş ve dönüşlü yürüyüş yaptığını söyledi.

Bu yürüyüşün çok yavaş olduğunu ve "Karakulak"a ait dışkı topladığını belirten Avgan, “Genetik olarak dünyada ilk defa dışkısından hareket edilerek bu türün nelerle beslendiği, habitatı gibi bilimsel verilere ulaşacağız. Bugüne kadarki incelemelerimizde tavşan, keklik, üveyik ve çobanaldatan gibi yer kuşları ile beslendiğini tahmin ediyoruz. Çalışmalarımız Aralık ayına kadar sürecek” dedi.

ADINI TÜRKLER KOYDU
Tamamen farklı bir tür olan "Karakulak" adını, kulaklarının kenarındaki siyah çizgilerden esinlenerek Orta Asya'da Türkler koydu. Karakulakın Latince adı da bu nedenle "Caracal Caracal" olarak benimsendi.
Ortalama ağırlığı 7-9 kilo arasında değişen karakulakların yalnız yaşadıkları biliniyor. Geceleri avlandığı ve doğada çok iyi gizlenebildiği için vahşi yaşamda görebilmek çok zor olan karakulaklar, küçük kemirgenler olan tavşan, tarla faresi ve sincap, nadir olarak da meyve ile besleniyor. Son derece atik olduğu bilinen hayvan, bir kuşu havalanmak üzereyken yakalayabiliyor.
''Ormanın hayaleti olarak anılan karakulak''

Hayatınızın Ağırlığı Ne Kadar -dikkatlice okuyun-

Söyle bir durup düsünelim elimizde ne var!. Pek çok insan bu soruya cevap dahi veremeyecek durumda. Fakat sen bu yazıyı okuyanlardansın ,bence onlardan bir farkın var demektir. Neden mi sokaklara bakmam yeter.

Bir an için hayal edin ki sırt çantanız var. Sırt çantanızın aşkılarını omuzlarınızda hissedin -hissettiniz mi?- Şimdi hayatınız da ne varsa içine yerleştirmenizi istiyorum sizden.

1- Önceliğinizi küçük seylere verin
                  raf ve çekmecede olanlar gibi
eklenen ağırlıkları omuzlarınızda hissedin

2-Sonra büyükleri koyun
                elbise ,masa üstü aletler,lamba ,çamaşır..
Çanatanız gittikçe ağırlasmış olsa gerek

3-Ve şimdi daha da büyükleri yerleştirin
                kanapeniz ,yatağınız ,mutfak masasını ne varsa yerleştirin arabanızıda koyun buna evinizde dahil
her nerede oturuyorsanız oturun koyunmanızı istiyorum sizden

4- Şimdi yürümeye çalısın zor gibi görünüyor değil mi?
Hergün yaptığımız sey bu işte kendimize o kadar ağırlık bindiriyoruz ki ,hareket edemez oluyoruz.
Şunu bilin ki hareket etmek yaşamak demektir.

5- Diyelim ki çantayı yakmak istediniz içinden neyi çıkarmak istersiniz?
Fotoğraflar mı? Fotoğraflar hafızası kötü olanlar içindir. Bir ginkgo yudumlayın ve yakın olanları gitsin?
Hatta hepsini yakın ve ertesi sabaha hiçbir şeyiniz olmadan uyandığınızı düşünün. Heyecan verici olmalı değil mi?

Bakın bu biraz zor olacak lütfen tüm dikkatinizi bu yazıya vermenizi istiyorum.
Yenibir sırt çantanız var ama bu sefer onu insanlarla doldurmanızı istiyorum ,

1- Öylesine tanıdıklarınızla baslayın
              arkadaşlarınızın arkadaşı , çalıstığız yerdeki ahali ..

2- Ve sonra en mahrem sırlarınızı paylaştığınız kişilere geçin
              kuzenleriniz ,teyze(lerin)niz ,amca(ların)nız ,erkek ve kız kardesiniz ,anne ve bablarınız..

3- Ve son olarak karı ve kocalarınızı, erkek ve kız arkadaşlarınızı

hepsi bu sırt çantasının içinde ve endişelenmeyin bu sefer yakmanızı istemeyeceğim çantanın ağırlığını hissedin. Şüphesiz ki ilişkilerimiz hayatımızın en agır bileşenleridir. Çanatanın aşkılarının omuzunuzu kestiğni hissediyor musunuz? Tüm o görüsmeler ve tartışmalar ,sırlar ve tavizler. Tüm bu ağırlıkları taşımanıza gerek yok. Neden çantayı yere bırak mıyorsunuz? Bazı hayvalar sembiyotik bir yaşam sürmek için birbirlerini taşırlar. İmkansız aşıklar ,tek eşli kugular.. Biz o hayvanlardan değiliz. Ne kadar yavaş hareket edersek o kadar hızlı ölüyoruz. Biz kugu değiliz.
Siz kendinizi ne hissediyorsunuz???
(gerçekten güzel bir konusma yazmıs artık yazanın ellerine sağlık. Sözleri insanı bir yerden alıp başka yerlere götürüyor. Bir yerden sonra hatırlatıyor sen ve seninle olanlar. Bana bunların önemini bir kez daha ,daha iyi gözden geçirme imkanı tanıdı. Umarın sizde izler ve tadına kendiniz varırsınız.)
''Up in the air ''

Kısa Mesafeler Üzerinden En Hızlı Balık

Uygulamaya yönelik zorlukların ölçümleri kesinleştirmesini oldukça zor kılmakla beraber, kozmopolit yelken balıkları (Istiophorus platypterus) kısa mesafeler üzerinden en hızlı balık türleri olarak kabul edilirler, Long Key Fishing Camp, Florida, ABD�de gerçekleştirilen bir dizi hız denemesinde, bir kozmopolit yelken balığının 91 metrelik bir yolu 3 saniye içinde aldığı görülmüştür ki bu da 109 km/s�lik (68 mph) bir hıza denk olmaktadır. Bu kategoride çok farklı yerlerde oldukça farklı verilere rastlanmakla birlikte, bizim listemizin ilk 6�sı aşağıdaki şekilde oluştu:


Yelken balığı (Istiophorus platypterus)
68 mph
109 km/s
Kılıç balığı (Xiphias gladius)
60 mph
96,5 km/s
Atlantik mavi marlini (Makaira nigricans)
50 mph
80 km/s
Wahoo (Acanthocybium solandri)
47,8 mph
75,6 km/s
Sarı-yüzgeçli orkinos (Thunnus albacares)
46,3 mph
74 km/s
Mavi-yüzgeçli orkinos (Thunnus thynnus)
43,4 mph
69.2 km/s

Karada Kısa Mesafeler Üzerinden en Hızlı Memeli

Karada kısa mesafeler üzerinden en hızlı memeli çitadır. (Acinonyx jubatus). Kısa mesafe üzerinden ölçüldüğünde, çita düz arazide yaklaşık 100 km/s�lik (62 mph) bir sabit maksimum hızı koruyabilir. Bununla birlikte, Londra�da bulunan Brunel Üniversitesi�nden Profesör Craig Sharp tarafından 1960 yılında tamamlanan bir araştırma, 35 kg�lık bir yetişkin dişi için 201.2 metre üzerinden yapılan bir ölçüm mesafesinde 64.3 mph�lik (29 m/sn veya 104.4 km/s) mutlak hızlar göstermiştir. Bu süratli çitalar Subsahara Afrika�sı, İran, Türkmenistan ve Afganistan�ın açık düzlüklerinde yarışırken bulunabilirler. Uzun mesafeler üzerinden bakıldığında çatal-boynuzlu antilop olarak bilinen Amerikan antilobunun (Antilocapra americana) 6 km boyunca 56 km/s (4 mil boyunca 35 mph), 1.6 km boyunca 67 km/s (1 mil boyunca 42 mph) ve 800 metre boyunca 88.5 km/s�lik (0,5 mil boyunca 55 mph) hızlarda yol aldıkları gözlemlenmiştir. Uzun mesafelerin lideri olan Amerikan antilopları, kısa mesafelerde de açık farkla ikinci sırada yer almaktadır


Çita (Acinonyx jubatus)
70 mph
113 km/s
Amerikan antilopu (Antilocapra americana)
61 mph
98 km/s
Gnu (Connochaetes gnou)
50 mph
80 km/s
Aslan (Felis leo)
50 mph
80 km/s
Thomson ceylanı (Gazella thomsoni)
50 mph
80 km/s
Quarter cinsi at (Equus caballus)
48 mph
77.2 km/s
Elk (Cervus elaphus)
45 mph
72.4 km/s
Afrika yaban köpeği (Lycoon pitus)
45 mph
72.4 km/s
Çakal (Canis latrans)
43 mph
69.2 km/s
Gri tilki (Urocyon cinereargenteus)
41 mph
66 km/s

Bu Sefer Olacak mı?

Yılların hasretini Fenerbahçemiz bu yıl bize unutturabilecek mi? Yoksa her seneki gibi yine finaldemi eleneceğiz. Hem yılların hüzünü hem bu senenin hayal kırıklığını umuyoruz ki Fenerbahçemiz bizlere unutturacak. Haydi be fener tam zamanı göster kendini.
Maçın gol pozisyonları için tıklayınız

Yorum sahibi Erdoğan Şenay

Fenerbahçe, son haftalardaki tutarsız oyunları ve kayıp puanların kaygıları içinde yerini almaktaydı Manisaspor karşısında...


Orta alanda yıldızı her maç daha da parlayarak Fenerbahçe’de Alex ile birlikte “oyun organizatörü” olma yolunda hızla ilerleyen Emre Belözoğlu yarışmanın erken zamanlarında sakatlığı nüksederek sahayı terketmesi daha da sıkıntılar yaratmaktaydı yarışmayı seyreden tribünlerde... Ama korkulanların yersiz olduğu kısa sürede anlaşıldı.

Önce yedekleri ile sahaya çıkmış Manisa’nın cılız futbol direnişi, sonra da Güiza’ya adeta ikram edilen kaleci yanlışındaki sayı avantajı Fenerbahçeliler’in içini rahatlatmaktaydı. Bir kaç dakika sonra kornerden gelen topa çok teknik bir kafa vuruşuyla topu yan direğin dibine bırakarak ikinci sayıyı garantiye alan Deivid artık Fenerbahçe’deki stresli havayı silip atıyordu kafalardan...

Ancak yine de gelecek adına düşündürücü hakikatlere bir bakmak gerekir sanırım. Sağda Mehmet Topuz, solda ise Özer Hurmacı iki sayılık avantaj sonrası dahi maç boyunca sahada tesirsiz kaldılar ve Fenerbahçe’deki gelecekleri adına hiç de umut verici görüntüler yaratamadılar. Halbuki bu iki genç adamın goller sonrasında Manisa savunmasını allak bullak edici deparlar - duvar pasları ve de şut denemeleriyle “daha yürekten Fenerbahçeli” olmaya çalışmaları gerekmez miydi?

Manisa da maç boyunca bir gol yaratarak kupanın kendi evindeki yarışında doğal olarak avantaj kazanmak istiyordu. Özellikle sol kanatta ağır bir havada ve adeta dinlene dinlene oynayan De Santos’un arkasına atılan toplar zaman zaman Fenerbahçe kalesinde korkular yaratsa da Lugano’nun varlığı hemen hissediliyor ve defansı derleyip toplayan bu futbolcunun oyun mantığıyla huzur geliyordu adeta sarı-lacivertli kadronun savunma amaçlarına...

Tabii bir kaç gün sonraki büyük derbinin Fenerbahçe penceresinden görünen fotoğrafı adına da bir yorum yaparsak; dünkü oynanan futbolla derbi kazanmak zordur. Alex’in artık hayli yavaşlayan futbol düşünceleri ve fiziki varlığı dikkatle takip edilmelidir. Muhtemelen Emre Belözoğlu’nun derbi maçında olamayacağı da düşünülürse bu da Fenerbahçe adına hiç hoş olmayan bir durumdur. Ama biz bütün bu düşünceleri Ali Sami Yen Stadı’ndaki başlama vuruşuna kadar kafamızda saklayalım da nelerin olup olmayacağını maç oynanırken görelim.

Bir de insanı çok duygulandıran bir konuyu yorumlamalıyız. Maç başlarken ki, “ÖZHAN BAŞKAN”a saygı duruşunda tribünlerden “CANAYDIN’IN RUHUMA AKIP GİDEN” alkış selinin manasını anlayanlar sanırım çoğunluktadır. Çünkü, takımının ağır yenilgisi anında dahi önce sporcu olduğunu asla unutmayan ve rakip başkanı kutlayan kaç “centilmen ADAM” gelmiştir ki, futbolumuzun tepe noktalarına...

Hayvanların Özellikleri 1

- Kargalar, söylendiği gibi 120 yıl yaşamazlar. Ortalama ömürleri; 10-15 yıl (bakımda; 30 yıl)


- Istakozların kanı “mavi”, böceklerin “sarı”, memelilerin “kırmızı”, çekirgelerin “beyaz”, örümceklerin “saydam” renktedir.

- Filler, “zıplayamayan” tek hayvandır.

- Kangurular, “geri geri” yürüyemezler.

- Balinalar, “geri geri” yüzemezler.

- Karidesler, geriye doğru yüzerler.

- “Sinekkuşu” geri geri uçabilen tek kuş türüdür.

- Uçabilen tek memeli hayvan; Yarasadır.

- Zürafalar, yüzemezler ve dillerinin rengi “siyah”tır. Ayrıca, “ses telleri” yoktur. Kulaklarını dilleriyle temizlerler (35 cm.).

- Köpekbalıkları hiç hastalanmazlar (Kansere bağışıklığı vardır).

- Ayılar, kış uykusunda 4 ay boyunca dışkı üretmezler.

- Yunuslar, gözleri açık uyurlar.

- Atlar ayakta, kırlangıçlar havada uyur. Ayrıca, atlar 1 aya yakın ayakta kalabilirler.

- Kuşlar yuvalarında yalnızca dinlenir, başka yerde uyurlar.

- Filler, günde 2 saat uyurlar.

- Baykuş, “mavi” görebilen tek kuştur.

- Yılanlar duyamazlar. Bir yılan 3 yıl uyuyabilir.

- Boğalar ve timsahlar renk körüdür.

- Bir pire, kendi büyüklüğünün 150 katı kadar yüksekliğe zıplayabilir.

- Timsahlar dillerini dışarı çıkaramazlar ve yalnızca üst çenelerini açabilirler. Ayrıca derinlere dalabilmek için taş yutarlar.

Hayvanların En'leri 2

En uzun yılan; Tayland’daki Bangkok Hayvanat Bahçesi’nde yaşayan; “Anakonda” 15 m. uzunluğundadır (260 kg.).


- En zehirli su yılanı; “Deniz kobrası”dır.

- En küçük köpek; “Chihuahhua” 450 gr.

- En büyük kertenkele; “Komodo ejderi” Uzunluğu; 3,5 m. ağırlığı; 140 kg.

- En küçük yumurta; “Arı kuşu”na aittir ve ağırlığı; 1/2 gramdır (1 gr.’ın yarısı).

- En büyük yumurta; “Devekuşu”na aittir ve ağırlığı; 1,78 kg.’dır (24 tavuk yumurtasına eşittir).

- En hızlı koşan hayvan; “Kaplangiller”den “Çita”dır. Saatte; 100 km. hızla koşarlar.

- En küçük etçil; “Gelincik” Uzunluğu; 15-20 cm, ağırlığı; 30 – 70 gr. arasında değişir.

- En hızlı yüzen etçil; “Susamuru” Saatte; 16 km. hızla yüzerler.

- En iri kemirici; “Kapibara”nın uzunluğu; 1,3 m, ağırlığı; 50 kg. kadardır.

- En iri keseli; “Boz kanguru” Uzunluğu; 3 m. kadardır.

- En küçük keseli; “Keselifare” Uzunluğu; 12 cm.’dir.

Hayvanların En'leri 1

- En büyük böcek; “Herkül güvesi” (Avustralya). Kanat açıklığı; 35 cm.


- En ağır böcek; “Golyat böceği” Afrika’da yaşar. Uzunluğu; 15 cm. ağırlığı; 98 gr.’dır.

- En hızlı uçan böcek; Bir “tabanit” (at sineği) türü; saatte; 145 km. hıza ulaşır.

- En uzun yaşayan böcek; “Kraliçe termit” 50 yıl.

- En hızlı yüzen dört ayaklı; Deri sırtlı kaplumbağa. Saatte; 35 km. (22 mil).

- En uzun süre yüzen dört ayaklı; “Deniz timsahı” Solomon Adaları-Fiji kıyıları arası; 960 km. (600 mil).

- En hızlı yüzen etçil; “Susamuru” Saatte; 16 km. (Kutup ayısı; 10 km).

- En hızlı yüzen balık; “Yelken balığı” Saatte 100 km.’yi aşar.

- En büyük ve en ağır balık / En büyük deniz memelisi; “Mavi balina” Uzunluğu; 29,9 m, ağırlığı; 171 ton (Bazı kaynaklarda; uzunluk; 33 m. ağırlık; 190 ton)

- En yükseğe sıçrayan balık; Denizde; “Torpa” 5 m, havuzda eğitilmiş “Yunus” 7 m. yüksekliklere sıçrayabilirler.


- En hızlı uçan kuş; “Boğazlı (kuyruklu) kırlangıç” 3 saniyede ulaştığı hız, saatte; 128 km. Daha sonraki hızı; 161 km. (Bazı kaynaklarda; “Kılçıkkuyruklu Sağan” 171 km./saat).



- En ağır uçan kuş; “Sessiz kuğu” Ağırlığı; 23 kg. (Ayrıca; “Toy kuşu” 18 kg.)

- En büyük (kanat açıklığı) uçan kuş; “Albatros” 3,63 m.

- En büyük uçamayan kara kuşu; “Devekuşu” Uzunluğu; 2,5 m, ağırlığı; 156 kg.

- En uzun süre havada kalma rekoru; “Kırlangıçlar”a aittir ve 21ay süresince hiç karaya ayak basmamıştır.

Asker Kaçakları Memleketine döndü, Savas Nedenyle yurtlarını kaybeden çıtalar tekrar kendi bölgelerine döndü

Afrika ülkesi Angola'nın güneyinde on yıldan beri ilk defa çita görüldü.
Çita Koruma Fonu, 27 yıl (1975-2002) süren iç savaş yüzünden Angola'yı terk eden çitaların ülkeye döndüğünü duyurdu.
Araştırmacı Laurie Marker, "Angola'nın güneyinde çita izleri ararken iki tane çitaya rastlamamız bizi son derece memnun etti" dedi.

Marker, vahşi hayvanların Angola'ya dönmesinin bu ülke için ve özellikle biyolojik çeşitlilik açısından "son derece olumlu" bir gelişme olduğunu ve turizmin gelişmesine katkıda bulunacağını kaydetti.

Araştırmacılar, 2009 yılında da türü yok olmakta olan ve sadece Angola'da yaşayan 3 tane siyah antilop bulduklarını belirtmişti.
Latincesi "palanca negra" olan siyah antilop, Angola'nın milli sembolü olarak kabul ediliyor.

LEYLEKLER TÜRKİYE'de:Önce Erkekler geldi..Peki ama neden erkekler önce geliyor?

Trakya Üniversitesi (TÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Mustafa Kaya, baharın müjdecisi leyleklerin döndüğünü belirterek, ''Erkek leylekler dişilerden daha önce gelerek yuvayı hazırlamaya başar'' dedi.
Kaya, havaların ısınmasıyla birlikte baharın müjdecisi leyleklerin sürüler halinde Türkiye'ye göç ettiğini ifade etti.
Diğer kuşlardan farklı olarak ilk önce erkek leyleklerin göç ettiğini ve dişisi gelmeden yuvayı hazırladığını anlatan Kaya, şunları söyledi:
''Erkek leylekler dişilerden daha önce göç ederek yuvayı hazırlamaya başladı. Her yıl havaların ısınmaya başlamasıyla birlikte yuvaya önce erkek leylek gelir. Hızlı bir şekilde geçen yıl bırakıp gittiği yuvayı tamir etmeye başlar. Yaklaşık bir hafta sonra ise dişi leylek yuvaya gelir. Erkek leylek dişisini kanatlarını hızla çırparak ve gagasını tıkırdatarak karşılar. Dişi leylek genelde 4 yumurta yapar. Yavrular 5 hafta içinde yumurtadan çıkmaya başlar. Yaklaşık 1,5 ay içerisinde yavrular yuvadan uçacak büyüklüğe erişir.''
Kaya, leyleklerde genelde dişinin yavrularını korumak erkeğin de yavrularını beslemekle sorumlu olduğunu belirterek, mart ayında gelen leyleklerin ağustos ayının sonlarına doğru sıcak ülkelere göç ettiğini anımsattı.
Edirne Çevre ve Orman Müdürü Abdullah Bülbül, ilkbahar göçüyle Türkiye'ye gelen leyleklerin yerleşim yerlerinin yakınlarında yuva yapmayı tercih ettiklerini belirterek, ''Leylekleri ürkütmemeli, yuvalarını titizlikle korumalıyız'' dedi.
Yaptıkları gözlemlerde Edirne'de 2 farklı leylek türüne rastladıklarını belirten Bülbül, leyleklerin Trakya genelinde telefon ve elekrik direkleriyle ağaç ve bacalara yuva yaptığını söyledi.

Volkan Konak, Bu Kez Tüm Şarkılarını Sokak Hayvanları için Söyleyecek

4 Nisan Pazar günü saat 20.00'da IBB Tuzla Kafkale Spor Kompleksi'nde sahne alacak olan Volkan Konak, bu kez tüm şarkılarını sokak hayvanları için söylüyor.
Genital bölge rahatsızlıkları düşünüldüğünden çok daha yaygın.
Tuzla Belediyesi'nin katkıları ve Team Organizasyon'un desteği ile düzenlenecek olan konserin gönüllü sunuculuğunu usta oyuncu Doğa Rutkay üstleniyor.
Türkiye'nin en başarılı dansçılarından oluşan ve bugüne dek hayvan hakları alanında pek çok organizasyonda gönüllü olarak yer alan dans grubu dans@company' de (DANS ET COMPANY) "Doğa ve Hayvanlara Saygı" temalı koreografileriyle gönüllü olarak sahne alacakları konsere renk katacak.
KONSERİN AMACI
İnsan hakları ve çevre konularındaki duyarlılığıyla tanınan usta yorumcu Volkan Konak, bu kez vahşete ve duyarsızlığa kurban edilen binlerce sahipsiz sokak hayvanının sesi olmak için sahneye çıkıyor!

"YAŞAM HAKKI KUTSALDIR" diyen Volkan Konak, duyarsız sürücülerin çarpıp ölüme terk ettiği, "içimizden biri"leri tarafından işkence ve türlü eziyetlere maruz bırakılan sahipsiz can dostları için sahneye çıkıyor...
En önemli amaç ise sahipsiz hayvanların çektiği acılara dikkat çekmek...
Volkan Konak diyor ki;

"YAŞAMA BİR ŞANS VERİN, BU GÜÇ SİZDE VAR..."
Konserin hayata geçmesinde emeği geçen Volkan Konak, Doğa Rutkay, dans@company ve Biletix'e desteklerinden dolayı çok teşekkür ediyor ve önümüzdeki konser ve organizasyonlarda sanatçı ve kuruluşların desteklerini bekliyoruz.

Kar Yağınca En Çok Kim Sevinir

Hayvanat bahçesindeki maymunlar kartopu savaşında.

KAR yağdı mı, "En çok çocuklar sevindi" deriz ya Japonya'da ise maymunların keyfine diyecek yoktu. Bir amatör fotoğrafçının yakaladığı karelerde makak cinsi maymunlar, kartoplarını birbirlerine attı. Bazen de diğerinin atmasına fırsat tanımamak için saldırıya geçerek kartopunu almaya kalkıştı. Fotoğrafları Yamanouchi kentindeki Jigokudani Maymun Parkı'nda çeken amatör fotoğrafçı, maymunların isimlerinin Torikbuto ve Mozu olduğunu söyledi.

Hatay Dağ Ceylanı İçin Verilen Seferberlik

Neslinin son temsilcilerinden yaralı ceylan ameliyat oldu.

YAŞAYAN son 200 Hatay Dağ Ceylanı'ndan biri, Hatay Kırıkhan'da ormanlık alanda kayadan düşerek bacağını kırdı. 11 aylık ceylanın iki aylık da gebe olduğu anlaşıldı. Çevre ve Orman İl Müdürlüğü ekipleri tarafından bulunan yaralı ceylan, götürüldüğü Mustafa Kemal Üniversitesi (MKÜ) Veteriner Fakültesi'nde ameliyat edildi. Ceylanın sağlığının iyi olduğunu belirten MKÜ Veterinerlik Fakültesi Cerrahi Ana Bilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Muhammed Enes Altuğ, "Bir ay sonra ceylan yeniden doğaya salınacak. Gebelikte de bir sorun görünmüyor'' dedi. Çevre ve Orman İl Müdürü İbrahim Yüzer de Kırıkhan'ın İncirli köyünde, Suriye ile Türkiye arasındaki tampon bölgede 200 kadar dağ ceylanı bulunduğunu söyledi. Dağ ceylanlarının susuz kalmaması için üç gölet yaptırdıklarını belirten Yüzer, düzenli olarak da yemleme yaptıklarını söyledi.

Sabah Gazetesi

Antilopların Göçü Başladı. Azgın Sular Bile Antilopları Yolundan Alı Koyamadı

Antilopların göçünü azgın nehir bile durduramadı
HER yıl mart ve nisan aylarında daha uygun hava koşulları ve yiyecek bulmak amacıyla göç eden Güney Afrika antiloplarının bu yılki göç macerası, Çek doğal yaşam fotoğrafçısı Vaclav Silha'nın objektifine takıldı. Hızlı koşabilmeleri ve zıplama kabiliyetleri ile tanınan Güney Afrika antiloplarının tozu dumana katan göçünü önlerine çıkan azgın nehirler bile engelleyemedi. Antiloplar, Kenya ile Tanzanya arasındaki Mara Nehri'ni sürüler halinde geçerken, sürüden ayrılan antilopların nehirde pusuda yatan timsahlara yem olduğu da objektiflere takıldı.

Anne Aslan Doğumda Öldü, Anne Köpek Sağ Kalan Tek Yavruyu Emzirdi

Köpek annesiz kalan aslana annelik yaptı.
Hayvanlar aleminde neler var neler. Gerçekten olmayacak seyler oluyor. Belki sokaklarda karşılassalar birbirlerini gırtlaklayacak olan hayvanlar bi bakıyorsun onun yavrusunu emziriyor.
 
RUSYA'NIN Sibirya bölgesindeki Krasnoyarsk kentinde bir köpek, iki günlük aslan yavrusuna annelik yaptı. Küçük aslan yavrusu, annesi ve üç kardeşini Royev Ruchey Hayvanat Bahçesi'ndeki doğumda kaybedince bir başına kaldı. Hayvanat bahçesi yetkilileri, küçük yavruyu alıp yeni doğum yapan bir dişi köpeğin yanına koydu. Köpek, diğer yavrularla birlikte aslan yavrusunun kendisini emmesine izin verdi. Doğumdan sağ kurtulan tek yavru olan aslan, yeni ailesine alışmış görünüyordu.

18/03/2010 Çanakkale Geçilmez

18 Mart 2010,Perşembe. Bu gün biz Türkler için Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları için çok önemli bir gün. Tarihin sayfalarına altın harflerle kazınan bir destanın 95.yıl dönümü. Bugün hala bu topraklarda rahatça uyuyabiliyorsak, bu 95 yıl önce bu topraklar için canını feda eden Sehitlerimiz sayesindedir. Onlar bize aslında onlarınki kadar basit bir toprak bırakmadılar. Unutmayalım bu topraklar üzerinde yüzyıllardır bir yaşam kavgası bir hakimiyet mücadelesi var. Onlar savasın sıcak yüzünde yasayanlardı. Bizler ise savaşın soğuk yüzünde yasayanlarız.Sehitlerimizin gönüllerinin rahat olması için bu savaşta dahili ve harici tüm beddahlara karşı gözümüz açık tüm yüreğimizle savaşmalıyız. Sehitlerimizi rahmetle anıyor onlara bu toprakların gerçek sahipleri olarak hepimizin adına teşekkür etmeyi bir minnet bilirim.


Dur Yolcu !.Bilmeden gelip bastığın bu toprak!.Bir devrin battığı yerdir!.Eğilde kulak ver!.Bu sessiz yığın, bir ''VATAN'' kalbinin Attığı Yerdir!
ÇANAKKALE GEÇİLMEZ..!...

Yaşa Mustafa Kemal ATATÜRK yaşa.

'' Sehitler ölmez Vatan bölünmez.

  Sehitler ölmez Vatan bölünmez. ''

Veteriner Hekimliğe Girmeden Önce Bakınız.

VETERİNER HEKİM
______________________________________________________________

TANIM
Hayvan sağlığının korunması için önlemler alan, hastalıklara tanı koyan, tıbbi ve cerrahi girişimlerde bulunarak hastalığın tedavisini sağlayan kişidir.

GÖREVLER
- Hayvanların hastalıklarını teşhis eder, -İlaç veya ameliyatla tedaviye karar verir, - Hayvanları hastalıklara karşı korumak için aşı yapar, - Hayvan sürülerini ve mandıraları kontrol eder, - Hayvanların yavrulaması ve bakımı hakkında bilgi verir, -Gıda temizliği ve bulaşıcı hayvan hastalıklarını kontrol eder.

KULLANILAN ALET VE MALZEMELER
- Steteskop, laboratuar aletleri, her türlü cerrahi malzemeler, - Yapay tohumlama alet ve malzemeleri, -Aşı, serum ve tedaviye yönelik ilaçlar.

MESLEĞİN GEREKTİRDİĞİ ÖZELLİKLER
Veteriner hekim olmak isteyenlerin; -Üst düzeyde akademik yeteneğe sahip, - İnceleme, araştırma merakı olan, iyi gözlem yapabilen, -Fen bilimlerine özellikle biyolojiye ve kimyaya ilgi duyan, - Hayvanlarla ilgilenmekten hoşlanan, - Çabuk ve doğru karar verebilen, - Sabırlı, dikkatli, düzenli, - Görme, işitme duyuları ile el ve ayakları sağlam, - Sorumluluk sahibi, kimseler olmaları gerekir.

ÇALIŞMA ORTAMI VE KOŞULLARI
Veteriner hekimler, büroda çalıştıkları gibi salgın ve paraziter hayvan hastalıkları görüldüğünde sık sık köylere gitmek zorunda da kalabilirler. Hayvanların bulunduğu ortamlar nemli olup havada rahatsız edici koku vardır. Ayrıca hayvanlardan gelebilecek herhangi bir saldırı ile karşılaşabilirler. Veteriner hekim normal çalışma saatleri dışında, resmi tatil günlerinde de çalışmak zorunda kalabilir.

ÇALIŞMA ALANLARI VE İŞ BULMA OLANAKLARI
Veteriner hekimler, Tarım ve Köy İşleri Bakanlığına bağlı il ve ilçe hayvan sağlığı müdürlüklerinde, Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü Merkez ve Hayvan Islahı ve Üretim Kurumlarında, Veteriner Kontrol ve Araştırma Enstitüleri Bölge Laboratuarlarında, Et ve Balık Kurumu, Süt Endüstrisi Kurumu, Yapağı ve Tiftik A.Ş, Yem Sanayiinde, belediyelerde, Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) Araştırma Laboratuarlarında, ordu hayvan sağlığı ve gıda kontrol hizmetlerinde, ilaç firmaları, özel sektör çiftlikleri ve hayvansal üretime dayalı gıda sanayiinde, halk sağlığı ve çevre sağlığıyla ilgili tüm kamu kurum ve kuruluşlarında görev yapabilir ve kendi kliniklerini açabilirler.

MESLEK EĞİTİMİNİN VERİLDİĞİ YERLER
Mesleğin eğitimi, liseden sonra Öğrenci Seçme Sınavı (ÖSS) ile girilen üniversitelerin veterinerlik fakültelerinde verilmektedir.

MESLEK EĞİTİMİNE GİRİŞ KOŞULLARI
Bölüme girebilmek için Öğrenci Seçme Sınavında (ÖSS) yeterli “Sayısal (SAY)” puan almak gerekmektedir.

EĞİTİMİN SÜRESİ VE İÇERİĞİ
Mesleğin eğitim süresi 5 yıldır. Eğitimleri süresince öğrenciler; Fizik, Kimya, Zooloji, Botanik, Anatomi, Histoloji ve Embriyoloji, Fizyoloji, Biyokimya, İç Hastalıkları, Cerrahi, Farmakoloji, Parazitoloji, Bakteriyoloji, Hayvan Besleme, Hayvan Yetiştiriciliği, Hayvan Irkları, bunların bakım metotları, hastalıkları, yapağı, tiftik, deri gibi hayvan ürünlerinin üretimi ve Patoloji, Et ve Süt gibi Hayvansal Ürünlerin Muayene ve Teknolojisi, HayvanlarınSuni ve Tabii Tohumlama Metotları, üretilmesi, dahiliye, cerrahi, doğum gibi konuları kapsayan dersler almakta ve kliniklerde hasta hayvan üzerinde uygulama yapmaktadırlar.

MESLEKTE İLERLEME
Akademik kariyer yapabilirler. Biyokimya, Mikrobiyoloji, Patoloji, Besin Hijyeni, Klinik (Cerrahi, Doğum vb.) gibi alanlarda uzmanlaşabilir, çalıştıkları kurum ve kuruluşların yönetim kademelerinde yer alabilirler.

BENZER MESLEKLER:
Hayvan sağlığı teknikerliği, tıp doktorluğu.

BURS, KREDİ VE ÜCRET DURUMU
- Koşulları uygun olan öğrenciler Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu'nun vermiş olduğu krediden, çeşitli kurum ve kuruşların burslarından yararlanabilirler. - Meslek eğitimini tamamlayan veteriner hekimler, işe ilk başladıklarında, asgari ücretin 2 katından az olmamak üzere ücret almaktadırlar. Bu ücret, hizmet süreleri, uzmanlı alanları, çalıştıkları kurum ve kuruluşların yapısı ve büyüklüğüne gör değişebilmektedir. Kendine ait işyeri olanların kazanç durumu çok değişkendir.

DAHA AYRINTILI BİLGİ İÇİN BAŞVURULABİLECEK YERLER
· İlgili Eğitim Kurumları, · Türkiye İş Kurumu Genel Müdürlüğü Ankara Meslek Danışma Merkezi, · Bünyesinde Meslek Danışma Merkezi Bulunan Türkiye İş Kurumu İl Müdürlükleri.
Bakterim.net

Canına Susayan Kertenkele Filleri Sinirlendirince Olanlar Oldu

Hem sürüngen olacaksın, hem gidip orman kralı aslanın bile başedemediği fili kızdırmaya göze alacaksın. O zaman sonucuna da katlanacaksın...


Vahşi yaşam fotoğrafçısı, Hindistanlı Hira Punjabi'nin çektiği fotoğraftaki etobur kertenkele, fillerin arasına girmiş ve onları oldukça sinirlendirmiş gibi görünüyor.
Hortumuyla rahatsızlık verici kertenkeleyi yakalayıp, havaya kaldıran filin karşısında kertenkele oldukça çaresiz.
Hira, Hindistan'daki Corbett Ulusal Park'ında yaşanan olayda, filin kertenkeleyi bu şekilde yere vurarak öldürdüğünü söylüyor.

Veteriner Hekim Nasıl Oluyor??

Bir Veterinerin Hesaplaması Gereken Birkaç Nokta


1-Veteriner Hekimin İlgilenebileceği Alanlar

1*1*Tavukçuluk
1*2*Büyük Baş Hayvan
1*3*Yem Sanayi

2-Hangi Alan İçin Neler Bilmek Gerekiyor

2*1*Belge 22000 gıda
2*2*haccb Sihinsel yapılanma vs.

3-Biz Veteriner Hekimleri İlgilendiren Programlar

3*1*bilgisayar prog.
3*2*dünyada düzenlenen toplantılar vs.
4-Vesba'10

***Uludağ Üniversitesi 2010 yılında yapmış olduğu ve mühteşem bir katılım sağlanan bu ulusal organizasyondan dolayı tüm organizatör ,sponsor ( MATLI , CP , VETHEK ,VD.),katılımcı ve konusmacılara teşekkür ederim.

____****----****____
Konuya benim bakısım
    ....----^^^^----....

Ben Uludağ Üniversitesi Veteriner Fakültesi öğrencisi olarak bu üniversitede olmaktan mutluluk duyuyorum. Bu üniversitenin hayatımdam birseyleri değistirdiğini hissediyorum. Her geçen gün mesleğimin ,veteriner hekimliğin beni içine çektiğini hissediyorum. Hergün mesleğime olan aşkımın daha arttığını ve bu mesleğin aslında sadece bir hayvan sevgisi değil aynı zamanda insan sevgiside gerektiğini öğrendim.
??''Yaratılanı severim, Yaratandan ötürü''??
Veteriner Hekim olmak aslında öyle sanıldığı kadar kolay bir şey değil. Sizlere söyle birkaç başlıkta anlatmak isterim.
*1* veteriner Hekim İş sahaları

Veteriner Hekimlik bilindiğinden çok daha fazla iş sahasına sahip bir meslek.Bu sahalar ne diye bakacak olursak;
*Tavukçuluk
*Büyük baş
*Küçük hayvan(Pet shop)
*İlaç sektörü
*Gıda kontrolü
*vd ...

2*-* Ülkemizde veteriner Hekimin Yeri
Ülkemizde Veteriner Hekimliğe verilen önem nerdeyse çogu meslekten daha aşagılarda bir değere sahip.Bu açıklanamaz bir olay aslında Dünyada üzerinde, Avrupa ülkelerinde bir veteriner hekime verilen değer doktor statüsündeyken, ne yazık ki günümüz Türkiye'sinde Veteriner Hekimliğe verilen önem maalesef çok aşagılarda.Maalesef sizlere şunu paylasmak isterim ki bazı veterinerler ülkemizde bir çobanlardan bile az kazanıyor olabilir. Bu durum bizi endiselenmeye itebilir, hayatımızı güvenceye almak için okuduğumuzu düsünürsek, bizi güvence altına almasını beklediğimiz bu meslek ,bizi korkutan bir dünya gerçeğiyle karsı karsıya getiriyor.Ama şunuda unutmamalıyız ki bu düsünceyi de değistirecek olan yine biz veteriner hekimlere düşüyor.Bunun için elimden geleni yapmaya çalısacağım.

3*- Kimler Bize Neler Anlatıyor
Vesba'10(Veteriner Hekimliğe Sekteröl Bakış) Organizasyonu sayesinde bazı bilgiler edindim.İzninizle sizlerle bu bilgilerimi paylaşmak isterim. Vesba'10 belkide bize sektöre ,konumumuza nasıl bakmamız gerektiğini gösterdi.

Bizlerin öncelikle vizyon-misyon gereksinimimiz olduğunu gösterdi.Bunun içinde bizim ilk olarak hangi yolda yürümemiz gerektiğini hesaplamamız gerektiğini farkettirdi.Yönümüzü daha en baştan seçip doğru adım atamız gerektiğini gözler önüne serdi.

** Şu bilgiyi sizlerele paylaşmak isterim ki ben henüz tam olarak veteriner hekim olarak tam olarak hangi alanda çalısacağımı belirlemiş değilim. Tahmin ediyorum ki benim gibi bir çok arkadasım daha vardır. Ama vesba önümüzün üniversiteden çıkmadan tam olarak çizmemiz gerektiğini bize vurguladı.Bazı sektörler açısından Türkiye'nin durumunu gözler önüne serdi.Fakat Türkiye'mizin gelişmekte olan bir ülke olduğunu bilmek ve sektörlerimizin gelişime açık olması büyük bir sans sanırım bizim açımızdan.

4*- Bu yazıyı yazmak benim için çok avantaj değil sanırım belkide dejavantaj fakat belkide bu yazım sayesinde bazı veteriner hekimlerin sektöre bakış açısı değisebilir. Belkide tamamen çizgileri değişir ,zaten benim tam olarak istediğimde bu.Herkes yapabileceği en iyi işi hem kendisi hem de güzel ülkemiz Türkiyemiz için,Türkiyenin gelişmesi için yapsın.Tüm meslek sahiplerine ve meslek sahibi olmak için çalısanlara meslek hayatlarında basarılar dilerim..

''Kim ki mesleğine aşkla bağlı olsun, ki o aşkına yenik düşsün''
                                                                                       Güven Gürkan KARATAŞ

Veteriner Hekime Lazım Kelimeler

Anamnesis______________: Hastanın geçmisi
Clinik sign____________: Klinik belirti
Fever__________________: Açlık
Anorexia_______________: İştahsızlık
Pain___________________: Acı
Coughing_______________: Öksürük
Cachexia_______________: Aşırı zayıflık
Polyuria_______________: İdrar çokluğu
Dysuria________________: Agrılı işeme
Polydipsia_____________: Çok su içme
Diarrhea_______________: İshal
Vomiting_______________: Kusma
Nasal discharge________: Burun akıntısı
Sneesing_______________: Hapsırma
Edema__________________: Ödem
Weakness_______________: Halsizlik
Syncope________________: Bayılma
Aggression_____________: Saldırganlık(nedensiz kavga)
Dnspnea________________: Solunum güçlüğü
Jaundice_______________: Sarılık
Leukocytosis___________: Lökosit artışı
Leukopenia_____________: Lökosit azalısı
Proteinuria____________: İrarda protein artısı
Prognesis______________: Hekim tahmini
Blood transfusion______: Kan transferi
Therapy________________: Terapi
Fluid therapy__________: Sıvı terapi
Tick___________________: Kene
Flea___________________: Pire
Ascites________________: Karında sıvı toplanması
Lice___________________: Bit
Heart failure__________: Kalp yetmezliği
Alopecia_______________: Tüy dokülmesi
Heat stroke____________: Güneş Çarpması
Diabetes mellitus______: Şeker hastalığı
Constipatio____________: Kabızlık
Tenesmus_______________: İdrar bozukluğu(ıkınma)
Hemoptosis_____________: Ağız yolundan kan gelmesi
Cyanosis_______________: Deri mukozasınında morarma
Seizura________________: Hastalık nöbeti(epilepsy)
Tremor_________________: Titreme(Shivering-trrembling)
Pruritus_______________: Kaçınmak(Itching)
Ptyalism_______________: Fazla tükrük ifrazı
Melena_________________: Dışkıda kan
Infection______________: Enfeksiyon
Biopsi_________________: Biyomsi
Endoscopy______________: Vucüt içine muayene
Ctheterization_________: Kateter uygulaması
Cytology_______________: Hücre bilimi
Anemia_________________: Kansızlık
Obesity________________: Obesite
Papule_________________: Deride Kabartı
Shock__________________: Şok
Sleep disorders________: Uyku düzensizliği
Tumor__________________: Tümör
Androgen_______________: Androjen(Erkeklik hormonu)
Estrogen_______________: Östörojen
Progesterone___________: Progesteron
Testesterone___________: Testesteron
Estrus_________________: Kızgınlık hali
Ovulation______________: Ovulasyone
Libido_________________: Erkeklerdeki seksüel istek
Impotence______________: İktidarsızlık
Infertility____________: Yavru verememek
Sterility______________: Kısırlık
Ejaculation____________: Boşalmak
Semen(sperm)___________: Sperm
Gestation______________: Gebelik(pregnancy)
Spay___________________: Dişi kısırlastırma
Castration_____________: Erkek kısırlastırma
Parturition____________: Doğum yapmak
Whelping_______________: Köpek doğumu
Calving________________: İneklerde dogum
Distocia_______________: Zor doğum
Colosturum_____________: Dogum sonrası sağılan ilk süt
Postpartum_____________: Doğum arası
Abortion_______________: Düşük yapma
Nymphomania____________: Ovaryumda kist olusması sonucu fazla sexüel istek

İspanya'da Hayvan Sevenlerce Çıplak Gösteri Yapıldı

İspanya'nın başkenti Madrid'in ünlü Sol meydanında toplanan hayvan hakları derneği üyesi 50 kişi, soğuk hava ve yağışa rağmen çıplak gösteri yaptı.

İspanya'da ağıllarda ve kafeslerde bulunan hayvanların kötü muameleye maruz kaldığını ve kürk için her yıl 400 bin hayvanın öldürüldüğünü söyleyen dernek üyeleri, yetkililerden bunlara karşı girişimde bulunmasını istedi.

Aralarında 6 aylık hamile bir kadının da bulunduğu göstericiler, kafese kapatılmış hayvanların resimlerini taşıdı ve "katliama hayır, hayvan haklarına evet" sloganı attı.
Hayvan hakları derneğinin sözcüsü tarafından yapılan açıklamada, yılda 400 binden fazla hayvanın, kürkü için deri endüstrisinde kullanılmak üzere, doğumundan itibaren öldürülene kadar kafeste tutulduğu ifade edildi.
Bu hayvanları görüntülemek için ülkedeki birçok yere gizli kamera yerleştirdiklerini söyleyen sözcü, hayvanlara yapılan kötü muameleyi belgelediklerini, konuyla ilgili bir tartışma başlatılması gerektiğini belirtti.

CNNTÜRK

Hayvanlar Aleminden En Son Haberler

MEĞER AYILAR BAL SEVMİYORMUŞ


BBC için belgesel çeken vahşi yaşam biyoloğu Lynn Rogers'ın araştırması, "ayıların sanıldığı gibi bal seven hayvanlar olmadığını" ortaya koydu. Araştırması için bir ayı ailesi ile zaman geçiren Rogers, ayıların hiç de vahşi olmadığını ve aslında bal sevmediklerini belirtti.

KÖK HÜCRE SAYESİNDE YÜRÜDÜ

İngiltere’de, belkemiğinde oluşan hasar nedeniyle yürüme yeteneğini kaybeden dachshund cinsi bir köpek, burnundan alınan kök hücrelerle yapılan tedavinin ardından yeniden yürümeye başladı.

SIRTLANLAR BECERİKLİ ÇIKTI

Duke Üniversitesi’nden Christine Drea, sırtlanların yiyecek elde etme konusunda ortak çalışma becerilerini inceledi. Sırtlanların ulaşamayacağı iki bölüme yiyecek konuldu. Yiyeceğe ulaşmak için iki bölümden sarkan iplerin aynı anda çekilmesi gerekiyordu ve bunu bir sırtlanın tek başına yapması mümkün değildi. Ancak iki benekli sırtlan, iki dakikadan kısa sürede çözümü buldu. Aynı durumda şempanzelerin iplerin nasıl çekileceğini anlaması için birkaç deneme yapması gerekti. Drea, ‘Animal Behavior’da yayımlanan makalede işbirliğinin sessizce yapıldığını da ifade etti.
KUTUP AYILARI UFALIYOR

300 kafatası üzerinde çeşitli ölçümler yapan araştırmacılar, kutup ayılarının kafatasının geçmişe oranla yüzde 9 küçüldüğünü tespit etti. Araştırmacılar, bu durumu ayıların vücudunda bulunan kirli maddelerin yarattığı fiziksel strese ve yiyecek bulmak için harcanan çabanın giderek artmasına bağladı. Kutup ayıları buzulların erimesi nedeniyle avlanmak için çok daha fazla enerji harcıyor.


11 EYLÜL KÖPEKLERİ KLONLANDI

New York'ta 11 Eylül 2001'de düzenlenen terör saldırılarında İkiz Kuleler'in enkazından insanların kurtarılmasına yardım eden ve kendisi de enkazdan kurtulan son canlı olan bir Alman çoban köpeği klonlandı. ABD basınında yer alan habere göre, "Trakr" isimli arama-kurtarma köpeğinin sahibi James Symington, ölen köpeğini klonlayan BioArts International şirketinin kendisine 5 klon yavru köpek verdiğini bildirdi.



KÖPEKLER KEDİLERDEN DAHA ZEKİYMİŞ

İngiltere'de bulunan Canterbury Christ Church Üniversitesi'nde yapılan araştırmada, kedilerin köpeklerden daha zeki olduğu efsanesi yıkıldı. 15 kedinin kullanıldığı araştırmada, misinaların ucuna balık, bisküvi gibi yiyecekler takılarak kedilere gösterildi. Ucuna mama bağlanan çapraz ya da paralel birden fazla misinanın söz konusu olduğu deneylerde beklenen başarı gösteremeyen kediler, genelde yanlış hedefe yöneldiler. Benzer deneylerde, köpeklerin paralel misinalar testini geçtikleri, objeler arasındaki sebep - sonuç ilişkisini tam kavrayamayan kedilerin ise bunu dahi başaramadıkları belirlendi.

Aslan Domuzdan Neden Kaçtı

Aslan domuzu avlamaya çalısırken nerdeyse av oluyordu. Çareyi kaçmakta bulan aslan bizlere güzel bir video bıraktı video sizlerle.
Kendisine yaban domuzu musallat olmuş, sürekli taciz edilen bir aslan düşünün. Aslan düşündüğünüzden daha sabırlı ama domuz düşündüğünüzden daha tacizkar. İşte hayvanlar aleminden ilginç bir görüntü:

Laboratuvar Güvenliği

Labaratuvarlarda yapılan tüm çalışmalarda kendimiz ve birlikte çalıştıklarımızın,çalıştığımız ortamın ve çevrenin herhangi bir zarar görmemesi için laboratuvarda dikkat edilmesi ve mutlaka uyulması gereken, bir takım temel kurallar vardır.Bunlar kısaca laboratuvar güvenliği adı altında ele alınmaktadır.



1-Bilgisizlik
2-Aşırı Güven
3-Dikkatsizlik ve İhmal
4-Dikkatin Kaybolması
5-Kaza Olabileceğini Önemsememek
6-Olumsuz Fiziksel Koşullar
7-Psikolojik Özellikler

Asit göze sıçradığı taktirde göz tamamen islevini kaybedebilir
Laboratuvara yetkililer (dersin öğretim üye ve elemanları, teknisyenler) ve ilgili dersin öğrencileri dışında kimse girmemelidir.
Laboratuvara çanta, palto, hırka, mont ve gereksiz malzeme getirilmemelidir.

Laboratuvarda mutlaka laboratuvar önlüğü ile çalışılmalıdır. Laboratuvar önlüğü, diz kapağını örtecek uzunlukta ve uygun bedende olmalıdır. Çalışılırken mutlaka bütün düğmeler iliklenmelidir.
Önlük ceplerine kesici ve batıcı aletler, sıvı veya katı kültür içeren tüp veya petri kutusu koyulmamalıdır.

Ellerde kesik, yara ve benzeri durumlar varsa bunların üzeri ancak su geçirmez bir bantla kapatıldıktan sonra çalışılmalı, aksi takdirde çalışılmamalı ve son durum yetkililere iletilmelidir.
Gerekli hallerde, yetkililerce uygun görülüyorsa eldiven kullanılmalıdır.

Ayakkabılar laboratuvarda çalışmaya uygun ve kapalı olmalı; laboratuvara çamurlu veya tozlu ayakkabı ile girilmemelidir.
Uzun saçlar toplanmalıdır.



Laboratuvar masalarının üzerine oturulmamalıdır. Çalışma masasının üzerinde lüzumlu malzemeden başka eşya bulundurmamalıdır.
Çalışılırken zorunlu haller dışında laboratuvar kapı ve pencereleri kapalı tutulmalıdır.
Araç ve gereçler kendi malınızmış gibi özenle kullanılmalıdır.
Su, gaz muslukları ve elektrik düğmeleri çalışılmadığı hallerde kapatılmalıdır.

Laboratuvarda herhangi birşey yenilip içilmemeli, çalışılırken eller ağza, buruna, yüze veya göze sürülmemeli ve kalem, kağıt, iplik, etiket vs. ağza götürülmemelidir.
Genel olarak toksik olmadığı bilinen kimyasal maddeler bile ağza alınıp tadına bakılmamalıdır. Sıvı tamamen zararsız olsa bile ağızla çekilmemelidir.




Pipetler hiçbir şekilde ağızla çekilmemeli, puar, pipetör vb. yardımcı malzeme kullanılmalıdır..

Kimyasal madde kapları
taşınırken iki el kullanılmalı,
bir el kapaktan sıkıca
tutarken, diğeri ile kabın
altından kavranmalıdır.
Desikatör taşınırken mutlaka
kapak ve ana kısım birlikte
tutulmalıdır.

Katı haldeki maddeler temiz bir spatül veya kaşıkla alınmalıdır. Bir kimyasalın içine sokulan pipet, spatül vs. diğerinde kesinlikle kullanılmamalıdır.
Kimyasal maddeler gelişigüzel birbirine karıştırılmamalıdır.
Şişelerin kapak veya tıpaları değiştirilmemelidir.


Bütün şişeler etiketli olmalıdır. Üzerinde etiketi olmayan şişelerdeki kimyasal maddeler deneylerde kesinlikle kullanılmamalıdır.
Şişelerden sıvı akıtılırken etiket tarafı yukarı gelecek şekilde tutulmalıdır. Aksi halde şişenin ağzından akan damlalar etiketi ve üzerindeki yazıyı bozar. Şişenin ağzında kalan son damlalar da şişenin kendi kapağı ile silinmelidir.
Asitler ve alkaliler sulandırılırken daima suyun üzerine ve yavaş yavaş dökülmeli, asla tersi yapılmamalıdır.
Kapaklı ve tıpa ile kapatılmış kaplardaki madde kesinlikle ısıtılmamalı, üzerinde ateşe dayanıklı işareti taşımayan ve ısıtmaya uygun olmayan kaplarda ısıtma ve kaynatma yapılmamalıdır.


Etil alkol gibi yanıcı, tutuşucu maddeler Bunzen beki alevi çevresinden uzak tutulmalıdır.


Tüp içinde bulunan bir sıvı ısıtılacağı zaman tüp hafif eğik tutulmalı, üst kısımdan aşağıya doğru yavaş yavaş ısıtılmalı ve çok hafif şekilde devamlı sallanmalıdır. Tüpün ağzı kendinize veya yanınızda çalışan kişiye doğru tutulmamalı ve asla üzerine eğilip yukarıdan aşağıya doğru bakılmamalıdır.


Elektrikle uğraşırken eller ve basılan yer kuru olmalı, metal olmamalı, elektrik fişleri kordonundan çekilerek çıkarılmamalıdır. Elektrik ile ilgili bir sorun varsa, müdahale edilmeden laboratuvar yetkililerine haber verilmelidir.
Laboratuvarda meydana gelen her türlü olay, laboratuvar yetkililerine anında haber verilmelidir.


Mikrobiyoloji laboratuvarında mikroorganizmaları etrafa yaymamak, kendine ve diğer çalışanlara bulaştırmamak, saf kültürleri ve besiyerlerini kontamine etmemek için çok dikkatli ve temiz çalışılmalıdır.
Mikrobiyolojik çalışmalarda steril olduğundan kuşku duyulan malzeme kullanılmamalıdır.
Öze uçları her kullanımdan önce ve sonra Bunzen beki alevinde usulüne uygun şekilde yakılarak sterilize edilmelidir.
Mikroorganizma kültürü içeren petri kutuları ve tüplerin kapakları açık bırakılmamalı, petri kutusunun besiyeri içeren kısmı daima üstte olmalıdır.

Mikroorganizma kültürlerinin yere veya masaya dökülmesi veya kültür kaplarının kırılması halinde kesinlikle temas etmeden durum hemen laboratuvar yetkililerine bildirilmelidir.
Mikroorganizma kültürleri ile herhangi bir şekilde temas edildiğinde hemen laboratuvar yetkililerine bildirilmelidir.

Çalışma bittikten sonra eller sabunlu
su ve gerektiğinde antiseptik bir sıvı
ile yıkanmalıdır.

Laboratuvarın çalışma öncesi düzeninde bırakılmasına özen gösterilmelidir. Çalışma bittikten sonra havagazı, elektrik, su ve vakum muslukları kapatılmalı ve iyice kapatılmış olduğundan emin olunmalıdır. Tüm kimyasallar güvenlik altına alınmalıdır. Deney sonunda dağınıklıkları toparlamak,atıkları atmak ve temizlik yapmak için zaman ayrılmalıdır.
Uygulamanın sonunda kullanılmış cam pipet, pipet ucu, enjektör ucu, içinde sıvı bulunan beher, erlenmayer, tüp gibi malzemeler mutlaka ayrı yerlere konulmalı, masa üzerinde bırakılmamalıdır.

Laboratuvar yetkililerinin izni olmadan laboratuvar çalışması ile ilgili hiçbir madde lavaboya dökülmemeli veya çöp kutusuna atılmamalıdır.

Laboratuvar yetkililerinin izni olmadan hiçbir madde ve malzeme laboratuvardan dışarı çıkarılmamalıdır.

Yangının kontrolden çıkma ihtimali varsa derhal yangın alarm düğmesine basın. Eğer yakında bir yangın alarmı yoksa, etraftakileri binayı boşaltmak üzere uyarın.
En yakın telefondan 118 yada ilgili kurum telefon numaralarından (uludağ üniversitesi için 40444) haber verin.
Yangında asla risk almayın. Görevli laboratuvar sorumlusundan yardım isteyin.
Direktifleri doğrultusunda hareket edin.
Alarm verildiğinde hemen binayı terk edin.

Laboratuar sorumlusuna haber verin.
Kaynağını bulmaya çalışın

Panik yapmayın, sağlam masa / banko altına saklanın, mümkün değilse duvar köşelerine ya da kolon yanlarına çekilin

Kimyasalın yutulması;
Ağzı bol su ile çalkalayın
Hemen tıbbi yardım için başvurun
Parmaklarınızla gözünüzü açık tutarak su ile yıkayın
Lens varsa çıkarın ve sonra yıkayın
Doktora başvurun