Hayvan Terbiyecisi...

- Çabuk ormandan bana bir kaplan yakalayıp getirin.

AVCILAR: - Emredersiniz. ( Avcılar bir süre sonra bir kaplan yakalayıp getirip hazırlanan kafese koyarlar.. yakalanan kaplan çevresinde daire olmuş öğrencilere kızgınlıkla bakar)

HAYVAN TERBİYECİSİ: ( öğrencilere döner) eğer sizler gerçekten hayvan eğiticilik mesleğimi öğrenmek istiyorsanız, düşmanınızın midesinin ilk hedef olduğunu bir saniye bile olsa unutmamalısınız. Göreceksiniz ki bu aynı anda hem zor hem de kolay meslektir. ( Kaplana bakarak) Şimdi şu kaplanla bakın bu kötü huylu, kendini beğenmiş, özgürlüğü ile gücü ve saldırganlığı ile övünene bir kaplan. Fakat o değişecek ve tıpkı küçük bir çocuk gibi uysal ve itaatkar olacak. Seyredin şimdi; yiyeceğe sahip olanla olmayan arasında cereyan eden olayları seyredin ve öğrenin.

BİRİNCİ GÜN ( Öğrenciler hayvan eğitmenin zorluğu konusunda konuşurlar. Burada belirlenen bir kaç öğrenci konuşur)

HAYVAN TERBİYECİSİ: Değerli konuğumuzun hali nasıldır acaba?
KAPLAN: Bana yiyeceğimi hazırla yemek vaktim geldi.
HAYVAN EĞİTİCİSİ: Benim esirim olduğun halde bana emir mi veriyorsun! Ne komik bir kaplansın sen. Burada emir vermeye yetkili tek kişinin ben olduğunu bilmen gerekir.
KAPLAN: Hiç kimse kaplanlara emir veremez.
HAYVAN TERBİYECİSİ: Fakat sen şu anda bir kaplan değilsin. Sen ormanlardayken kaplandın oysa ki şu an kafestesin ve sen sadece emirleri yerine getirecek dileğimi yapacak bir esirsin.
KAPLAN: Hiç kimseye köle olmayacağım.
HAYVAN TERBİYECİSİ: Sen bana itaat etmeğe mecbursun. Çünkü sana yiyecek veren benim.
KAPLAN: Senin yiyeceğini istemiyorum.
HAYVAN TERBİYECİSİ: Öyleyse istediğin gibi aç kalabilirsin. San istemediğin bir işi zorla yaptıracak değilim ya.(Sonra öğrencilerine dönerek) Nasıl değiştiğini göreceksiniz. Dik başlılık karın doyurmaz.

İKİNCİ GÜN HAYVAN TERBİYECİSİ: Acıkmadın mı? Kesinlikle sana azap edecek ve elem verecek bir derecede acıkmışsındır. Aç olduğunu söyle, istediğin kadar ete kavuşursun.( Kaplan susmaya devam etti)
HAYVAN BAKICISI: Söylediğimi yerine getir bak, ahmak olma aç olduğunu itiraf et, hemen karnın doyar.
KAPLAN: Açımmm (Terbiyeci gülerek)
HAYVAN TERBİYECİSİ: Bakın işte o hiç kurtulamayacağı bir tuzağa düştü. Hizmetçi kaplan bol etli bir kemik parçası ver
HİZMETÇİ: Emredersiniz efendim.

ÜÇÜNCÜ
GÜN HAYVAN TERBİYECİSİ:Eğer bu gün yemeğe kavuşmak istiyorsan senden isteyeceğimi yerine getir.
KAPLAN: Asla sana itaat etmeyeceğim
HAYVAN TERBİYECİSİ: Aceleci olma çünkü istediğim çok basit. Sen şu an kafesinde dönüp duruyorsun. Sana “ayakların üzerine dikil.” Dediğimde hemen ayakların dikilmen gerekecek.
KAPLAN: ( kendi kendine) gerçekten bu önemsiz bir istek. İnatçı olup acıkmama değmez.
HAYVAN TERBİYECİSİ:Ayağa kalk!
KAPLAN: ( Derhal ayakları üzerine dikildi)
HAYVAN TERBİYECİSİ:Çok güzel…Hizmetçi kaplana bol et ver
HİZMETÇİ: Emredersiniz efendim.
HAYVAN TERBİYECİSİ: ( öğrencilere dönerek) Birkaç gün sonra kağıttan kaplan olacak.

DÖRDÜNCÜ GÜN: KAPLAN: Ben açım benden ayakta durmamı istesene
HAYVAN TERBİYECİSİ öğrencilerine dönerek) işte bakın emirlerimi sevmeye başladı bile ( kaplana dönerek) Bu gün kedi gibi miyavlamadığın sürece yemek yemeyeceksin.
KAPLAN: ( Kendi kendine) Ne olacak sanki kedi miyavlaması taklidi yapsam bir eğlenmiş olurum. ( Kedi miyavladı fakat hayvan terbiyecisi suratını astı memnuniyetsiz şekilde)
HAYVAN TERBİYECİSİ: Başarısız taklit kaplan kükremesini kedi miyavlaması olarak mı kabul ediyorsun sen. (Kaplan ikinci kez kedi gibi miyavladı fakat hayvan terbiyecisi suratını asmaya devam etti.
HAYVAN TERBİYECİSİ: Miyavlaman hala başarısız. Bu gün seni bırakıyorum. Biraz kedi gibi miyavlama antremanı yap. Yarın seni imtihan edeceğim eğer başarılı olursan yemek yersin. Ama başaramazsan asla yemek yiyemeyeceksin.

BEŞİNCİ GÜN
HAYVAN TERBİYECİSİ: Haydi!başarılı bir şekilde kedi gibi miyavlayabilirsen büyük bir parça taze et kazanacaksın.
KAPLAN Çok güzel şekilde) miyaaaav, miyaaaaav, miyaaaaav
HAYVAN TERBİYECİSİ:Harika! Mart kedisi gibi miyavlıyorsun. Hizmetçi kaplanımıza büyük bir et ver.
HİZMETÇİ: Emredersiniz efendim.
ALTINCI GÜN: ( Hayvan terbiyecisi kaplana yaklaşır)

KAPLAN: Miyaaaav, Miyaaaav, Miyaaaav ( Hayvan terbiyecisi kaşlarını çatar)
KAPLAN: İşte kedi gibi miyavladım ya.
HAYVAN TERBİYECİSİ: Eşek anırmasını taklit et.
KAPLAN:Ben! Tüm orman hayvanlarının korktuğu kaplan, eşek gibi mi anıracağım, ölürüm de bu isteği yerine getirmem. ( Hayvan terbiyecisi bir şey demeden kafesten uzaklaştı.)

YEDİNCİ GÜN ( Hayvan terbiyecisi barışçı şekilde)
HAYVAN TERBİYECİSİ:Yemek yemek istiyor musun?
KAPLAN:Yemek istiyorum.
HAYVAN TERBİYECİSİ: Yiyeceğin etin bir bedeli var. Eşek gibi anır yiyeceğe kavuşursun.
KAPLAN: ( hoşnutsuz şekilde) Aiiiiii. Aiiiii.. Aiiii.
HAYVAN TERBİYECİSİ: Anırışın başarılı değil. Lakin san acıdığım için bir parça et vereceğim.Hizmetçi kaplana küçük bir parça et ver.

SEKİZİNCİ GÜN
HAYVAN TERBİYECİSİ: Şimdi sana bir söylev sunacağım. Ben bitirdiğim zaman hoşnut bir şekilde alkışla.
KAPLAN: Alkışlayacağım.
HAYVAN TERBİYECİSİ: Ey kaplanlar! Değişik münasebetlerle geleceğimize ait pek çok probleme ait tavrımızı izah etmiştik. Bu kesin ve açık tavır asla değişmeyecektir. Bu hem sizin yararınıza hem de bizim yararımızadır.. KAPLAN: Söylediklerinden bir şey anlamdım.
HAYVAN TERBİYECİSİ:Söylediğim her şeyi beğenmen ve hararetle alkışlaman gerekir. KAPLAN: Beni bağışla! Ben okuma yazması olmayan cahil biriyim. Konuşman harikaydı. Alkışlayacağım seni.( Hararetli şekilde alkışladı)
HAYVAN TERBİYECİSİ: Ben ikiyüzlüleri sevmem. Ceza olarak sana yiyecek vermeyeceğim. Hizmetçi bugün kaplana et vermeyeceksin.

DOKUZUNCU GÜN ( Hayvan terbiyecisi elinde bir tutam ot tutarak kaplanın önüne attı)
HAYVAN TERBİYECİSİ: Ye.
KAPLAN: Bu da ne ben et yiyicilerdenim.
HAYVAN TERBİYECİSİ: Bugünden itibaren ottan başka bir şey yemeyeceksin. ( Kaplanın açlığı artınca tiksintiyle ot yemeye başladı.)

ONUNCU GÜN: Hayvan terbiyecisi, öğrenciler, kaplan ve kafes kayboldu. ( Bir ses duyulur) Kaplan; çocuk, genç, öğrenci, vatandaş oldu. Hayvan terbiyecisi;anne, baba, öğretmen, yönetici oldu. Kafes ise; zihinler, ev, okul, ülke oldu.

Güzel ülkemin uyuyan halkına duyurulur...
Esra DİNMEZERin yazısı

0 yorum:

Yorum Gönder